Ayşe Melek YILMAZ 1495 - P2
Bizler teknoloji çağında yaşıyoruz. Doğduğumuz ilk andan beri telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlardan bir an bile eksik kalmadık. Hatta telefona belli bir süre bakmasak üzülmeye, sinirlenmeye başlıyoruz. Peki ilk çağdaki insanlar yada internet icat edilmeden önceki yaşamlar? Belki tekdüze hayatları vardı. Sabahları erkenden kalkar tarlada çalışır, evlerine yardım ederlerdi. Biz ise sabah telefona bakmadan kalkınca kendimizi eksik hissediyoruz. Bu fikre katılıyorum çünkü hepimiz aynı fizyolojiye sahipken çağımızın özelliklerini öyle içten yaşıyoruz ki diğer insanlardan o kadar etkileniyoruz ki bazen kim olduğumuzu unutuyoruz.
İki çocuk düşünün. Biri Avrupa’da bir ailenin son çocuğu. Tek kardeşi var. Birlikte vakit geçirirler. Ebeveynleri onlar için her imkanı sunmuş. Başını sokacak ve ısınacak evleri, istediği yemekleri hemen yiyecek imkanları var. Diğeri ise Afrika’da ki bir ailenin son çocuğu. Bir sürü kardeşi var. Evleri çok kalabalık için yeterli değil. Tek derdi karnını doyurmak. Eğitim deseniz oda yok. İki kültürde de bu durumlar alışa gelmiş olaylar. Bu hayatlar ikisinde kendi tercihleri değil. Toplumun onlar için hazırladığı hayatlar.
Hepimizin yaşadığı ve psikolojide en çok yaşanan durumlardan biri sürü psikolojisidir. Çok normal olan duruma insanlar absürt tepki verince ya da absürt bir olaya normal bir tepki verince ‘ nasılsa herkes aynısını yapıyor. Onlar doğrudur’ diye düşünerek bilinçli ya da bilinçsiz toplumun verdiği tepkiyi vermeye başlarız. O an bizim doğru ve yanlışımızın önemi kalmaz. Başkalarının yaptığı doğru olur. Halbuki karar vermesi gereken kişi bizizdir.
Bu söze kesinlikle katılıyorum. Hepimiz kendi hayatlarımızı yaşıyoruz. Peki siz bu hayatların sizin gerçekten kendi seçimleriniz olduğuna inanıyor musunuz? Başka insanların istediği değil de kendi istediğiniz gibi hayatlarınızın olduğuna emin misiniz?
Ayşe Melek YILMAZ 1495
Yorumlar
Yorum Gönder