Muhammet Yahya GÜLÇİMEN 1578 - P2

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."

 Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanında geçen bu ifade, aslında insan olmanın en temel gerçeğini yüzümüze vuruyor. Bizler kendimizi tamamen özgür ve sadece kendi kararlarıyla yaşayan bireyler olarak görmeyi sevsek de, aslında her birimiz yaşadığımız dönemin birer meyvesiyiz. İnsanın kendi çağını yaşaması, sadece fiziksel bir zorunluluk değildir. Bu, ruhsal ve zihinsel bir ortaklıktır. Örneğin, bugün cebimizde taşıdığımız telefonlar sadece birer teknolojik alet değil, çağımızın bize dayattığı bir "iletişim ve hız" biçimidir. Farkında olmadan, dünyanın öbür ucundaki bir insanın yaşadığı ekonomik sıkıntıyı veya bir doğal afetin yarattığı endişeyi içimizde hissediyoruz. Kendi küçük hayatlarımızı yaşarken, aslında tüm insanlığın o anki ortak hikayesinin bir parçası haline geliyoruz. Mann’ın dediği gibi, bu bazen "bilinçsizce" olur. Giydiğimiz kıyafetlerin tarzından, kurduğumuz hayallere kadar her şeyde çağımızın izleri vardır. Geçmiş yüzyıllarda yaşayan birinin hayalleriyle bizimkilerin farklı olması, sadece imkanlarla değil, "zamanın ruhuyla" (Zeitgeist) ilgilidir. Bizler, çağdaşlarımızın acılarını, başarılarını ve korkularını da kendi içimizde bir yerlerde taşırız. Sonuç olarak, birey ve toplum birbirini besleyen iki damar gibidir. Hiçbirimiz bir adada tek başına yaşamıyoruz. Başkalarının hayatı bizim hayatımızı, bizim hayatımız da başkalarınınkini dolaylı yoldan etkiliyor. Bu sorumluluğun farkında olmak, sadece kendi hayatımıza değil, içinde yaşadığımız çağa karşı da bir duyarlılık geliştirmemizi sağlar.

Muhammet Yahya GÜLÇİMEN 1578

Yorumlar

Popüler Yayınlar